Aracı Hizmet Sağlayıcılarının Mesafeli Satış Sözleşmesinden Dolayı Tüketicilere Karşı Sorumluluğuna İlişkin Yargıtay Kararı Yayımlandı
Aracı Hizmet Sağlayıcılarının Mesafeli Satış Sözleşmesinden Dolayı Tüketicilere Karşı Sorumluluğuna İlişkin Yargıtay Kararı Yayımlandı
25.01.2022 tarihli Resmî Gazete'de Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/4000 Esas ve 2021/11403 Karar sayılı ve 15.11.2021 tarihli kararı ("Karar") yayımlanmıştır. Karar'a konu olay, miktarı bakımından ilk derece mahkemesinde kesinleşmiş olmakla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363'üncü maddesi gereği Adalet Bakanlığının kararın yürürlükteki mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kanun yararına bozulması talebi üzerine karar Yargıtay tarafından incelenmiştir.
I. Kararın Konusu
Karar'a konu olay, tüketici sıfatıyla elektronik ticaret hizmeti veren bir internet sitesi üzerinden mesafeli satış sözleşmesi akdeden kişinin, ürünün ayıplı olması üzerine tüketici hakem heyetine başvurması ve tüketici hakem heyetinin ayıplı maldan dolayı ürünün ithalatçısı, üreticisi veya satıcısı olmayan, yalnızca ürünün satılmasına aracılık eden aracı şirketin sorumlu olduğuna hükmetmesidir. Aracı şirket tarafından kararın iptali için Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesinde dava açılmış ise de davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı, davacı şirketin 'tüketiciye hizmet sunan sağlayıcı' konumunda olduğu, bu konumdaki bir kişinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ("TKHK") ayıplı mallara ilişkin 8 ve devamı maddelerine göre sorumlu tutulamayacağı, davacı şirketin salt satıcı ile tüketici arasında kurulmasına aracılık ettiği sözleşmeden komisyon almasının sorumluluğuna yol açmayacağı gerekçesiyle Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi tarafından verilen kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
II. İlgili Hukuk
Yargıtay, davacı şirketi 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un ("Kanun") 2/1-d maddesi uyarınca 'başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişiler' anlamına gelen 'aracı hizmet sağlayıcı' olarak nitelendirmiştir. Gerek Kanun'un 9'uncu maddesinin birinci fıkrasında gerekse Kanun'a dayanılarak çıkarılan Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik'in 6'ncı maddesinin dördüncü fıkrasında "aracı hizmet sağlayıcıların, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek veya tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içeriğe konu mal veya hizmetlerle alakalı hukuka aykırı bir durumun bulunmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı" açık bir şekilde ifade edilmiştir.
TKHK'nın 11'inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında tüketicinin ayıplı maldan dolayı başvurabileceği kişiler satıcı, üretici ve ithalatçı olarak sayılmıştır. TKHK'nın 11'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca "maldaki ayıbın malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra doğduğunu" ispat edemeyen üretici ve ithalatçı, satıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur.
III. İnceleme ve Gerekçe
Yargıtay tarafından yapılan değerlendirmede, tüketicinin mesafeli satış sözleşmesini akdetmesinden önce sunulan mesafeli satış sözleşmesi ön bilgilendirme formuna göre satıcı olarak aracı hizmet sağlayıcıdan başka bir kişi gösterilmiş olması ve davacı aracı hizmet sağlayıcının hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etme, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini kabul ederek Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesinin vermiş olduğu kararı kanun yararına bozmuştur.
IV. Değerlendirme
Karar, niteliği itibarıyla açık olan hukuki düzenlemeleri somut olaya uygulamaktan öteye bir anlam taşımamaktadır. Ancak yine de Karar'ın kanun yararına bozmayı içermesi ve Resmî Gazete'de yayımlanması nedeniyle tüketici hakem heyetleri ve ilk derece mahkemeleri nezdinde ortaya çıkan içtihat farklılıklarını ortadan kaldırması umulmaktadır. Aracı hizmet sağlayıcılar her ne kadar satıcı ile birlikte üründeki ayıptan sorumlu değil iseler de aracı hizmet sağlayıcıların 'üyelik sözleşmesi, kullanıcı sözleşmesi' gibi adlar altında tüketiciler ile aralarında kurmuş oldukları ilişkilerden dolayı tüketicilere karşı sorumluluklarının devam ettiği unutulmamalıdır.
Karar'da dikkat çekilmesi gereken bir başka husus, Yargıtay'ın 'mesafeli satış ön bilgilendirme formunda' aracı hizmet sağlayıcının satıcının bir başkası olduğuna ilişkin bilgilendirmeye yer vermiş olduğunu özellikle belirtmesidir. Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 'Ön bilgilendirme' başlıklı 5'inci maddesinde sağlayıcıların tüketici ile mesafeli sözleşme kurulmasından önce
...b) Satıcı veya sağlayıcının adı veya unvanı, varsa MERSİS numarası, c) Tüketicinin satıcı veya sağlayıcı ile hızlı bir şekilde irtibat kurmasına imkan veren, satıcı veya sağlayıcının açık adresi, telefon numarası ve benzeri iletişim bilgileri ile varsa satıcı veya sağlayıcının adına ya da hesabına hareket edenin kimliği ve adresi...
bilgilerine yer verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aracı hizmet sağlayıcıların bahsi geçen maddede öngörülen yükümlülüklerine riayet etmemesi halinde, tüketicinin ayıptan doğan seçimlik hakları da dahil olmak üzere tüketicilere sağlanan hakları ileri sürebilecek bir muhatap bulamayacak olması nedeniyle aracı hizmet sağlayıcının sorumluluğu gündeme gelecektir. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bir başka Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz başvurusu neticesinde yaptığı inceleme sonucunda vermiş olduğu 2017/5834 Esas, 2018/12148 Karar sayılı ve 14.12.2018 tarihli kararında,
"tüketicinin muhatap bulamaması nedeniyle aracı platforma karşı açmış olduğu davada aracılık edenin sorumlu olduğu" kanaatine varmış ve kanun yararına bozma talebini reddetmiştir.
Daha fazla bilgi ve destek için info@lbfpartners.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
LBF Partners
Law Firm
25.01.2022 tarihli Resmî Gazete'de Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/4000 Esas ve 2021/11403 Karar sayılı ve 15.11.2021 tarihli kararı ("Karar") yayımlanmıştır. Karar'a konu olay, miktarı bakımından ilk derece mahkemesinde kesinleşmiş olmakla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363'üncü maddesi gereği Adalet Bakanlığının kararın yürürlükteki mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kanun yararına bozulması talebi üzerine karar Yargıtay tarafından incelenmiştir.
I. Kararın Konusu
Karar'a konu olay, tüketici sıfatıyla elektronik ticaret hizmeti veren bir internet sitesi üzerinden mesafeli satış sözleşmesi akdeden kişinin, ürünün ayıplı olması üzerine tüketici hakem heyetine başvurması ve tüketici hakem heyetinin ayıplı maldan dolayı ürünün ithalatçısı, üreticisi veya satıcısı olmayan, yalnızca ürünün satılmasına aracılık eden aracı şirketin sorumlu olduğuna hükmetmesidir. Aracı şirket tarafından kararın iptali için Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesinde dava açılmış ise de davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı, davacı şirketin 'tüketiciye hizmet sunan sağlayıcı' konumunda olduğu, bu konumdaki bir kişinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ("TKHK") ayıplı mallara ilişkin 8 ve devamı maddelerine göre sorumlu tutulamayacağı, davacı şirketin salt satıcı ile tüketici arasında kurulmasına aracılık ettiği sözleşmeden komisyon almasının sorumluluğuna yol açmayacağı gerekçesiyle Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi tarafından verilen kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
II. İlgili Hukuk
Yargıtay, davacı şirketi 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un ("Kanun") 2/1-d maddesi uyarınca 'başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ve tüzel kişiler' anlamına gelen 'aracı hizmet sağlayıcı' olarak nitelendirmiştir. Gerek Kanun'un 9'uncu maddesinin birinci fıkrasında gerekse Kanun'a dayanılarak çıkarılan Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik'in 6'ncı maddesinin dördüncü fıkrasında "aracı hizmet sağlayıcıların, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek veya tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etmek, bu içeriğe konu mal veya hizmetlerle alakalı hukuka aykırı bir durumun bulunmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı" açık bir şekilde ifade edilmiştir.
TKHK'nın 11'inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında tüketicinin ayıplı maldan dolayı başvurabileceği kişiler satıcı, üretici ve ithalatçı olarak sayılmıştır. TKHK'nın 11'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca "maldaki ayıbın malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra doğduğunu" ispat edemeyen üretici ve ithalatçı, satıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur.
III. İnceleme ve Gerekçe
Yargıtay tarafından yapılan değerlendirmede, tüketicinin mesafeli satış sözleşmesini akdetmesinden önce sunulan mesafeli satış sözleşmesi ön bilgilendirme formuna göre satıcı olarak aracı hizmet sağlayıcıdan başka bir kişi gösterilmiş olması ve davacı aracı hizmet sağlayıcının hizmet sunduğu elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içeriği kontrol etme, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebini kabul ederek Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesinin vermiş olduğu kararı kanun yararına bozmuştur.
IV. Değerlendirme
Karar, niteliği itibarıyla açık olan hukuki düzenlemeleri somut olaya uygulamaktan öteye bir anlam taşımamaktadır. Ancak yine de Karar'ın kanun yararına bozmayı içermesi ve Resmî Gazete'de yayımlanması nedeniyle tüketici hakem heyetleri ve ilk derece mahkemeleri nezdinde ortaya çıkan içtihat farklılıklarını ortadan kaldırması umulmaktadır. Aracı hizmet sağlayıcılar her ne kadar satıcı ile birlikte üründeki ayıptan sorumlu değil iseler de aracı hizmet sağlayıcıların 'üyelik sözleşmesi, kullanıcı sözleşmesi' gibi adlar altında tüketiciler ile aralarında kurmuş oldukları ilişkilerden dolayı tüketicilere karşı sorumluluklarının devam ettiği unutulmamalıdır.
Karar'da dikkat çekilmesi gereken bir başka husus, Yargıtay'ın 'mesafeli satış ön bilgilendirme formunda' aracı hizmet sağlayıcının satıcının bir başkası olduğuna ilişkin bilgilendirmeye yer vermiş olduğunu özellikle belirtmesidir. Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 'Ön bilgilendirme' başlıklı 5'inci maddesinde sağlayıcıların tüketici ile mesafeli sözleşme kurulmasından önce
...b) Satıcı veya sağlayıcının adı veya unvanı, varsa MERSİS numarası, c) Tüketicinin satıcı veya sağlayıcı ile hızlı bir şekilde irtibat kurmasına imkan veren, satıcı veya sağlayıcının açık adresi, telefon numarası ve benzeri iletişim bilgileri ile varsa satıcı veya sağlayıcının adına ya da hesabına hareket edenin kimliği ve adresi...
bilgilerine yer verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aracı hizmet sağlayıcıların bahsi geçen maddede öngörülen yükümlülüklerine riayet etmemesi halinde, tüketicinin ayıptan doğan seçimlik hakları da dahil olmak üzere tüketicilere sağlanan hakları ileri sürebilecek bir muhatap bulamayacak olması nedeniyle aracı hizmet sağlayıcının sorumluluğu gündeme gelecektir. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bir başka Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz başvurusu neticesinde yaptığı inceleme sonucunda vermiş olduğu 2017/5834 Esas, 2018/12148 Karar sayılı ve 14.12.2018 tarihli kararında,
"tüketicinin muhatap bulamaması nedeniyle aracı platforma karşı açmış olduğu davada aracılık edenin sorumlu olduğu" kanaatine varmış ve kanun yararına bozma talebini reddetmiştir.
Daha fazla bilgi ve destek için info@lbfpartners.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
LBF Partners
Law Firm